Hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz.
hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz.
Biz yolda kalmışların kafilesinden olmalıyız. Bunca zamana karşın hala eve varamamamızın sebebi ancak bu olmalı.
Yoldakalmışgiller.
Şanslı olanlarımızın cebinde anahtar var, şanslı olanlarımız yolun sonunda evleri olduğunu biliyorlar. Bir gün mutlaka o anahtarın uyacağı kapıyı bulacaklarına dair ellerinde ipucu var. Umutsuzluğa mı düştüler hemen alıyorlar elleri arasına anahtarlarını. Şansı, anahtara sahip olanlardan daha az olanlarımızın elleri ve cepleri boş. Sarılamıyorlar bir anahtara ve birçok kapının önünden geçiyorlar anahtarsız bir şekilde. Kulbu indiriyorlar ama nafile, kilitlenmiş kapılar hasar almadan ancak doğru anahtarla açılır. Elleri boş, dönüyorlar kafileye çaresiz. Kıyılarından köşelerinde ekmekle sıyrılabilecek kadar bir umutları var; o da kapılarının açık, hiç olmazsa aralık olması. Zaten kulplara bu sebeple asılıyorlar. Bir umut, kapıların rüzgar yüzünden örtüldüğünü düşünüyorlar.
Biz yoldakalmışgiller, eve dönmeye çalışıyoruz. Yürümekten korksak da atladık bir kere yola, hatta bazılarımız anahtarlarını bile aldı, geri dönmeyi hiç mi hiç istemiyoruz. Yürümekten, yürüyemeyecek kadar korktuğumuz noktada da yolsa kalıyoruz işte. Yolumuz zorlu ama yolda kalmamızın sebebi kesinlikle bu değil. Dedim ya, yürümekten, yürüyemeyecek kadar çok korkuyoruz ve yolda kalıyoruz. Hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz ve yola çıkmadan önce yolun zorluğundan şikayet etmemeye yemin ettik. Öyle küçümsemeyin hemen, yolda kalmışların yeminleri pek kuvvetlidir, yemini bozmanın ise ağır yaptırımları vardır her kuvvetli yemin gibi. Barındırmayız aramızda yemin bozucuları. Biri hayıflanır ötekine, öteki önce içine sonra da yola çığırır, atar kapılara tekmeyi, hasar verir ve hasar alır çokça, yoldan da döner. Diğer, yola atlamaya niyetlenenlere de engel olur. Dediğim gibi, hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz ve bunun gerçekleşmesi için evi olmayan herkesin yola atlamasına, yolda kalmasına ve kulplara asılmasına ihtiyacımız var. Ne kadar kalabalık o kadar iyi.
İnsanlar nerede kalabalıklaşırsa orada sorun çıkarır; yoldakalmışgiller nerede kalabalıklaşırsa orada sesini duyurur. Sesimizi ne kadar çok duyurabilirsek anahtarımızı almamız o kadar kolaylaşacak çünkü. Sistem, toplum bize evi terk ederken kapıları kilitlememizi tembih etti çünkü. Biz de salağız ya, kilitledik kapıları, terk ettik evimizi, şimdi ise hem kayıbız hem de anahtarsız. Evimize ne kadar yakınız onu bile bilmiyoruz.
Öyle hemen karşı çıkmayın, neden terk ettiniz evinizi o zaman diye. Herkes en az bir kez evini terk etmelidir. Evini terk etmeyen evini bulamaz ki. Bedenen değil ruhen doğduğumuz yerdir ev.
Hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz, hepimiz ruhumuzu doğurmaya uğraşmaktayız.
Biz yolda kalmışların kafilesinden olmalıyız. Bunca zamana karşın hala eve varamamamızın sebebi ancak bu olmalı.
Yoldakalmışgiller.
Şanslı olanlarımızın cebinde anahtar var, şanslı olanlarımız yolun sonunda evleri olduğunu biliyorlar. Bir gün mutlaka o anahtarın uyacağı kapıyı bulacaklarına dair ellerinde ipucu var. Umutsuzluğa mı düştüler hemen alıyorlar elleri arasına anahtarlarını. Şansı, anahtara sahip olanlardan daha az olanlarımızın elleri ve cepleri boş. Sarılamıyorlar bir anahtara ve birçok kapının önünden geçiyorlar anahtarsız bir şekilde. Kulbu indiriyorlar ama nafile, kilitlenmiş kapılar hasar almadan ancak doğru anahtarla açılır. Elleri boş, dönüyorlar kafileye çaresiz. Kıyılarından köşelerinde ekmekle sıyrılabilecek kadar bir umutları var; o da kapılarının açık, hiç olmazsa aralık olması. Zaten kulplara bu sebeple asılıyorlar. Bir umut, kapıların rüzgar yüzünden örtüldüğünü düşünüyorlar.
Biz yoldakalmışgiller, eve dönmeye çalışıyoruz. Yürümekten korksak da atladık bir kere yola, hatta bazılarımız anahtarlarını bile aldı, geri dönmeyi hiç mi hiç istemiyoruz. Yürümekten, yürüyemeyecek kadar korktuğumuz noktada da yolsa kalıyoruz işte. Yolumuz zorlu ama yolda kalmamızın sebebi kesinlikle bu değil. Dedim ya, yürümekten, yürüyemeyecek kadar çok korkuyoruz ve yolda kalıyoruz. Hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz ve yola çıkmadan önce yolun zorluğundan şikayet etmemeye yemin ettik. Öyle küçümsemeyin hemen, yolda kalmışların yeminleri pek kuvvetlidir, yemini bozmanın ise ağır yaptırımları vardır her kuvvetli yemin gibi. Barındırmayız aramızda yemin bozucuları. Biri hayıflanır ötekine, öteki önce içine sonra da yola çığırır, atar kapılara tekmeyi, hasar verir ve hasar alır çokça, yoldan da döner. Diğer, yola atlamaya niyetlenenlere de engel olur. Dediğim gibi, hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz ve bunun gerçekleşmesi için evi olmayan herkesin yola atlamasına, yolda kalmasına ve kulplara asılmasına ihtiyacımız var. Ne kadar kalabalık o kadar iyi.
İnsanlar nerede kalabalıklaşırsa orada sorun çıkarır; yoldakalmışgiller nerede kalabalıklaşırsa orada sesini duyurur. Sesimizi ne kadar çok duyurabilirsek anahtarımızı almamız o kadar kolaylaşacak çünkü. Sistem, toplum bize evi terk ederken kapıları kilitlememizi tembih etti çünkü. Biz de salağız ya, kilitledik kapıları, terk ettik evimizi, şimdi ise hem kayıbız hem de anahtarsız. Evimize ne kadar yakınız onu bile bilmiyoruz.
Öyle hemen karşı çıkmayın, neden terk ettiniz evinizi o zaman diye. Herkes en az bir kez evini terk etmelidir. Evini terk etmeyen evini bulamaz ki. Bedenen değil ruhen doğduğumuz yerdir ev.
Hepimiz eve dönmeye çalışıyoruz, hepimiz ruhumuzu doğurmaya uğraşmaktayız.
Yorumlar
Yorum Gönder